2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir?
MAKALE #13301 © Yazan Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN | Yayın Eylül 2014 | 6,158 Okuyucu
 “İnsanlara rahatsızlık veren şeyler, olaylar değil, bu olaylara verdikleri anlamlardır”
 “İnsanlara dış nesneler veya başka insanlar zarar veremezler. Sadece kendi tutumlarımız veya inançlarımız bize zarar verme gücüne sahiptir.”
“Olayları olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz”. Epictetus (yaklaşık İS 60-140)
Bilişsel Davranışçı Terapilerin kökeni eski Yunan da önemli felsefi akımlardan biri olan stoacı felsefeye kadar ulaşır. Stoacı felsefe eski Yunan ve Roma'da, insanların duygularını denetlemeyi öğrenmeleri gerektiğini vurgulayan bir düşünce akımıdır. Hiç kimsenin kendisine ilişkin tüm olayları denetleyemeyeceğini kabul eden Stoacılar en mutlu kişilerin başlarına iyi yada kötü ne gelirse gelsin, bundan etkilenmeyenler olduğuna inanırlardı. Evrendeki her şeyle birlikte kendi yaşamını da olduğu gibi kabul etmeyi öğrenen insanın huzur içinde yaşayacağını savunurlardı. Ancak bilişsel davranışçı terapiler tabii ki sadece bu felsefi akımdan ibaret değildir. Bilişsel davranışçı terapiler uyum bozucu davranış ve duyguların psikoloji biliminin ortaya koyduğu öğrenme kuramları ve bilişsel psikoloji ilkelerinin psikoterapiye uyarlanması yoluyla değiştirilmesi etkinliğidir (Türkçapar, 2008).

Bilişsel davranışçı terapilerin gelişimi iki ana koldan olmuştur. Albert Ellis’in Düşünsel Duygulanımcı Davranış Terapisi ve Aaron T. Back’in Bilişsel Terapi yaklaşımı. Her iki ekolün de temel felsefesi ve yöntemleri birbirine paraleldir. Her ikisi de başlangıçta psikanalitik yönelimli terapistken, zamanla bu ekolün etkisiz olduğunu görüp kendi yaklaşımlarını ortaya atmışlardır. Hatta Ellis psikanalizin etkisiz olduğunu savunmaktan öteye gidip zararlı olduğunu bile öne sürmüştür. Zamanla deneye ve bilimsel çalışmalara dayanan modern psikolojinin öncü akımı Davranışçı ekolü benimseyen psikologların da her iki yöntemi benimsemesiyle Bilişsel davranışçı terapiler ortaya çıkmıştır.
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren duyu organları ve doğuştan sahip olduğu bir takım reflekslerle çevreyle etkileşim içine girer. Çevreden gelen uyaranları algılar, anlamlandırır ve bu yaşantılardan bir sonuç çıkarır. Bir takım öğrenme yaşantıları tecrübe eder. Bu yaşantılardan kendisi, çevre ve diğer insanlarla ilgili bir takım kurallar, varsayımlar ve tutumlar geliştirir. Tüm bunlar zamanla şema dediğimiz zihinsel bir çerçeveye dönüşür. Yani kişi olayları, durumları, kişileri hatta anlık uyaranları bile bu çerçeveden algılamaya başlar. Yeni durum, olay ya da uyaranlarla karşılaştığımızda şemalarımız otomatik düşünce adını verdiğimiz anlık düşünce ve imajlarla kendini gösterir. İnsanların kendisiyle alay edeceğini, eleştireceğine inanan bir kişi sosyal bir ortama girdiğinde “beni eleştirecekler” otomatik düşüncesiyle birlikte yoğun kaygı yaşayabilir ve sosyal ortamlardan kaçınabilir. Annesi temizlik konusunda aşırı hassas olan bir çocuk “kirlenmek korkunçtur” gibi bir inanç geliştirebilir. Ve bu inancı doğrultusunda davranış gösterebilir. Kirli olduğunu düşündüğü bir uyarana maruz kaldığında yoğun kaygı yaşar ve sık sık elini yıkar. “Başarılı olmak çok önemlidir, yaptığım her işte başarılı olmalıyım” gibi bir inanca sahip olan kişi en ufak bir başarısızlıkta “yine beceremedim” otomatik düşüncesiyle birlikte aşırı üzüntü ve suçluluk hissedebilir. Gerçekliğe bakıldığında belki bu kişi yaptığı bir çok işte başarılı biridir, ya da başarısız olduğunu düşündüğü konuda bile düşündüğü kadar başarısız olmayabilir. Ancak beceriksizim, başarısızım şeması onun bu durumu gerçekçi bir gözle değerlendirmesini engeller. Şemayla uyumlu bilgiler ön plana çıkar, şemayla çelişkili bilgiler göz ardı edilir. Sadece bununla da kalmaz, kişi bu olumsuz şemasını tüm durumlara geneller. Yaptığı her işte, her konuda beceriksiz ve başarısız olduğunu düşünür.

Danışanlar terapiye duygusal bir sorun yaşadıkları için, kendilerini duygusal olarak iyi hissetmedikleri için başvururlar. İsterler ki bu duyguları değişsin. Kaygılı olmamak, öfkeli olmamak, depresif olmamak isterler. Bilişsel davranışçı terapide öncelikle danışana olumsuz duygularıyla olayları algılama, değerlendirme biçimleri, düşünce ve inançları arasındaki ilişki gösterilir. Bu düşünce, varsayım, kural ve tutumlar kişinin geçmişinden bu güne öğrendiği şeylerdir. Dolayısıyla değiştirilebilir. Yaşadıkları durumlardan yola çıkarak bu inançları ele alınır. Yani inançları sınanır. Ne kadar gerçekliğe uygun? Kanıtlar neyi gösteriyor? Bu durumun başka bir açıklaması olabilir mi? Başkaları için de aynı kural mı geçerli? Felaket olarak değerlendirdiği durum düşündüğü kadar felaket mi, yoksa sadece kötü mü? En kötüsü olsa bile bir şekilde katlanabilir mi? Bu şekilde düşünmek ya da inanmak işine yarıyor mu, yoksa kendisini daha kötü hissetmesine mi yol açıyor? Kişinin kendisini kötü hissetmesine yol açan düşünce, varsayım, kural ve inançlarına inanç düzeyi azaldıkça olumsuz duygusunun derecesi de azalmaya başlar.
Özetle olaylara, durumlara, yaşantılara bir algı merceğinden bakarız. Bu mercekteki kırılma ne kadar yüksekse, ne kadar durumu olduğundan farklı gösteriyorsa o ölçüde bu durum duygu-durumumuzu da etkiler. Bilişsel davranışçı terapideki amaç mümkün olduğunca kişideki bu merceğin realiteye yakın çalışmasına yardım etmektir. Çünkü ne kadar gerçekçi ve işlevsel bir değerlendirme sistemine sahip olursak o ölçüde kendimizi iyi hissederiz. Patolojik düzeyde duygusal sorunlar yaşamayız.

Beynimizin özellikle duygusal durumlarla ilgili bölümü yaşantılardan önemli ölçüde etkilenir. Yani yaşayarak öğrenir. Bu nedenle kişinin geliştirdiği düşünce ve inançların değişmesi bir yerden sonra yaşantıyla mümkündür. Örneğin panik atakları olan bir kişinin atak sırasında yaşadığı bedensel duyumları sanki kalp krizi geçiriyormuş, ya da boğuluyor olduğuna, ya da çıldırmak üzere olduğuna ilişkin inançları bilişsel yöntemlerle ele alındığında artık kişi böyle düşünmediğini, böyle inanmadığını söyleyebilir ancak hala kapalı bir mekana girdiğinde panik atak geçirmeye devam edebilir. Kaygının tamamen ortadan kalkması için ya da azalması için kişinin herhangi bir önlem almaksızın ya da kaçınma göstermeksizin kaçındığı durumlara, dolayısıyla panik atağa maruz kalması gerekir. Kedi fobisi olan bir kişi kaygısının azalması için yavaş yavaş kediye maruz bırakılır. Önce kedilerin olduğu bir resim, sonra kediyi belli bir mesafeden izleme, daha sonra kedi terapistin kucağındayken ona dokunmak, sonra kucağına almak gibi. İşte biz bu yöntemlere davranışçı yöntemler diyoruz. Davranışçı yöntemler sadece maruz kalmaktan ibaret değildir. Bir takım deneyler düzenlemek, anketler hazırlayıp onu diğer insanlara uygulamak ve sonuçlarını değerlendirmek, terapide ele alınan bir inancı yaşantıyla sınamak, gevşeme egzersizleri , nefes egzersizleri vs.. bir çok davranışçı yöntem bulunmaktadır.

Bilişsel davranışçı terapilerin etkinliğiyle ilgili yapılan yüzlerce sistematik ve kontrollü çalışma bulunmaktadır. Etkinliğin test edilmesi bakımından üzerinde en çok araştırma yapılan psikoterapi ekolüdür. Bu bilimsel çalışmalardan çıkan sonuçlara göre bilişsel davranışçı terapi majör depresyon, kaygı bozuklukları (OKB, panik bozukluk, basit fobiler, sosyal fobi, sağlık anksiyetesi yaygın anksiyete bozukluğu post travmatik stres bozukluğu, sınav kaygısı), öfke, madde kötüye kullanımı, ilişki-evlilik sorunları, yeme bozuklukları, bipolar bozukluk, vücut dismorfik bozukluk, çocukluk çağı depresyonu ve kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite gibi ruhsal rahatsızlıklarda etkili bir yöntemdir. 9000 hastanın katıldığı 325 çalışmayı içeren 16 meta analizin (Meta-analizi, belirli bir konuda yapılmış, birbirinden bağımsız, birden çok çalışmanın sonuçlarını birleştirme ve elde edilen araştırma bulgularının istatistiksel analizini yapma yöntemidir) ele alındığı bir gözden geçirmede depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, agorafobli veya agorafobisiz panik bozukluk, sosyal fobi, post travmatik stres bozukluğu, çocukluk çağı depresyonu ve anksiyete bozuklukları için yüksek etki düzeyi; evlilik sorunları, öfke, kronik ağrı bozukluklarında orta derecede etki büyüklüğü bulunmuştur. Bulimia için de tedavi başlangıcına göre iyileşmenin oldukça yüksek olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Bu araştırmalarda karşılaştırmalar bekleme grubu, plasebo, ilaç tedavisi ve diğer terapi ekolleriyle yapılmıştır ( Tükçapar, 1998).

Rahatsızlığın terkrar nüks etme durumuna bakıldığında bilişsel davranışçı terapilerin oldukça kalıcı bir etki gösterdği görülmektedir. Örneğin depresyonda rahatsızlığın bir yıl içinde yineleme oranı antidepresanlarda %60 iken BDT de bu oran %29.5 dur.
Bilişsel Davranışçı Terapi genellikle 10-20 seanstan oluşan bir terapi sürecidir. Danışanlar terapinin iyilik etkisini 5-8. Seansta görmeye başlarlar. Başlangıçta görüşmeler daha sıktır. Genellikle haftada bir veya iki görüşmeyle başlanır. Özellikle anksiyete bozukluklarında ilk dönem görüşmelerin sık olmasında fayda vardır. Danışan kendini daha iyi hissettikçe görüşmelerin sıklığı azalır. 2-3 haftada bir görüşmeler sürer. Sonrasında ise danışanla birlikte terapinin sonlandırılmasına karar verilebilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tamer Numan DUMAN Fotoğraf
Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi32 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Tamer Numan DUMAN'ın Yazıları
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Arzu BEYRİBEY
► Bilişsel Davranışçı Terapi (Bdt) Psk.Benan ŞAHİNBAŞ
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Dnş.İnci AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir?' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Yeme Bozuklukları Ocak 2016
► Neden Duygularımız Var? Aralık 2015
► Sınav Kaygısı Ocak 2015
◊ Sosyal Fobi Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:02
Top