Sağlıklı ve Dengeli Beslenmenin Temeline Yasak Koymak Yasaktır
SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMENİN TEMELİNE YASAK KOYMAK YASAKTIR
Sağlıklı bir yaşam için şişmanlıktan sakınarak formu korumanın yollarının sağlıklı beslenerek diyet yapmak olduğunu belirten “Sağlıklı büyüme ve gelişme, mevcut sağlığın korunması, yaşam süresi ve yaşam kalitesinin artırılması için besinlerin yeterli ve dengeli tüketilmesi gerekir. Şişmanlık, çocukluk çağı şişmanlığı, ince kalmak ve vücut geliştirmek için yapılan beslenme hataları, şişmanlığın neden olduğu sağlık sorunları, her yaşta obezitenin engellenmesi için ipuçları ile doğru bilinen yanlışları tespit etmeden yok edilemez.
ŞİŞMANLIK
Şişmanlık, hem göze hoş gelmeyen bir görüntü verir, hem de pek çok hastalığın oluşmasını kolaylaştırır. Dünyada bir çok ülkede nüfusun ortalama vücut ağırlığı ve bununla bağlantılı olarak obezite giderek artmakta , buna paralel olarak da diyabet sıklığı ve ona eşlik eden kardiyovasküler sorunlar da artmaktadır. Kilo verme yöntemleri her bireyde farklılıklar gösterebilir. “Obezitenin tedavisinde temel hedef kişinin bireysel bulguları, vücut yapısı, bünye yapısıdır. Çünkü bizim metabolizmamız, vücudumuzun çalışması, parmak izlerimiz gibi bize özgüdür. O nedenle Ayşe’nin uyguladığı herhangi bir beslenme tedavisini Fatma’ya ya da başka bir insana bire bir önermeniz mümkün değildir. Mutlaka kişinin biyokimyasal, hormonal, metabolik verilerine bakmak, mutfak kültürü ve yeme alışkanlıkları, fiziksel aktivite gibi yaşam şartlarını değerlendirmek lazımdır. Son zamanlarda obezite var mı yok mu diye basitçe yapılan göbek çevresi ölçümleri dahi durumumuzla ilgili bizleri aydınlatabiliyor. Herhangi bir mezura ile yapılan ölçümde erkeklerde göbek çevresi 96 cm, bayanlarda 88 cm üzeriyse obeziteyle artık yakından ilgili olunduğunu bilmek mümkün .
NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ
Göbekte bulunan yağların bir endokrin organ gibi iş yaptığını aklımızdan çıkarmadan “Göbeğimizde biriken yağların vücudun normal çalışmasını sağlayan hormon ve enzimlerin aksine çalışan hormon ve enzimleri kana salarak vücut çalışmasını bozabildikleri günümüzde bilinmekte. Tabii ki bireyin genetik /kalıtsal özelliklerini unutmamak ta önemlidir. Yani hem obez olmamak için hem de bu hastalıklara karşı vücudun kendi savunma mekanizmasını oluşturması ya da koruması için genetik faktörleri de unutmamak gerekir. Yalnız genetik faktörler , obezite , kanser , hipertansiyon , olsun ya da nörolojik hastalıkların hiçbiri yalnızca genetik faktörlerden kaynaklanır, bu da benim kaderim denemez.Zira sonuç tam anlamıyla düzensiz beslenmeyle yakından alakalıdır, yaşam şeklimizdeki hatalar genlerimizi de olumsuz etkiler, hatalı çalışmalarına teşvik eder..Çünkü vücudumuza ne ekersek onu biçeriz.
HİÇ BİR BESİNİ YASAKLAMIYORUZ
Karbonhidrat, protein, yağ, vitaminler, mineraller ve suyun vücudun temel taşları olduğunu untmamalıyız. Bu yiyeceklerden öyle bir almalıyız ki aldığımız besinler vücut çalışmasını bozmasın. Az alırsak vücut çalışması bozulabilir. Anemiler saç ve cilt problemlerinin ortaya çıkması , hormon bozuklukları , kısırlık , davranış bozuklukları, çeşitli kanser türleri ve daha pek çok ciddi sağlık sorunları hiç yoktan ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir yaşam için her gün yaklaşık elli çeşit besin öğesi almamız gerektiği artık günümüzde son derece açık bir şekilde bilnen bir gerçek olarak karşımıza çıkmakta. Bunların sürekli yeterli alınmaması halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, keyifsizlik, tahammülsüzlük sorunlarını ortaya çıkaracaktır. Besinlerin sürekli gereğinden çok alınmasıyla da Alzheimer hastalığı başta olmak üzere obezite ve buna bağlı hastalıklardan uzak kalamayacağımız aşikardır. Çünkü obeziteye neden olan temel öge vücutta biriken aşırı yağlardır. Yani yiyeceklerle alınan aşırı enerjinin vücut tarafından yağa çevrilerek dönmesidir, fazlaca vücutta depolanmasıdır.
SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMENİN TEMELİNDE YASAKLAR YOK
Toplam sağlık için doğadaki tüm gıdaları doğru ve yasaksız kullanmak gerekir . Biliyoruz ki sağlıklı ve dengeli beslenmenin temelinde yasaklar yoktur. Hatta ne yemememiz gerektiği ni değil ne yememiz gerektiğini öğrenmeli, bilimsel araştırmalarla desteklenen sonuçlar üzerinden konuşmalıyız. Yani diğer bir değişle yaradanın bizim için var ettiği bütün gıdalardan almalıyız. Ama yeteri kadar almalıyız. Bu da bizi hiç kuşkusuz yasakların yasak olduğu bir beslenme sistemine götürecektir. Gebelikte obezite ile çocukluk çağı obezitesi çok önemli. Çünkü bir insanın ilerde obez olup olmayacağı ana rahmindeyken belirleniyor. Özellikle annenin beslenmesi bu durumun önemli ölçüde belirleyicilerinden. Bebek ana rahmine düştüğü andan itibaren doğru beslenme önerilerini uygulamamız gerekiyor.Annenin gebelikte yeterli enerji alması hem kendi hem de bebeğin sağlığı bakımından önem arzetmekte. Anne adayı gebelik süresince yaklaşık seksen bin kalori alıyor, gebelikte bunun kırkbin kalori kadarını bebek için kullanıyor.
SAĞLIKSIZ BESLENMENİN GETİRDİĞİ SAĞLIK SORUNLARI
Başta kanser. Kanser yapıcı her türlü madde vücutta yağlar ve şekerler üzerinden hayat buluyor. Yağ hücreleri kanseri vücutta zamk gibi tutuyor. Her gram yağ fazlası bizi kronik kompleks hastalıklara yaklaştırıyor. Erkeklerde prostat kanserleri,mide kanserlerine neden olabiliyor. Bayanlarda da başta meme kanserleri olmak üzere rahim, yumurtalık kanserleri, akciğer kanserleri ve diğer kanser türleri de artabiliyor. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kurallarına uymamız gerekiyor.Su tüketimini unutmadan ,her gün yaklaşık on su bardağı kadar suyu daha susamadan tüketmeliyiz. Sabah kahvaltısı çok önemli. Kahvaltı yapılmayan gün metabolizmamız yavaş çalışıyor, karaciğer tembelleşiyor, enerji harcaması azalıyor. Vücut bir kaloriyi on kalori gibi algılayabiliyor.Kahvaltı hiç yapılmadığı için ya da geç yapıldığı için ve buna ek olarak su içimi de az olursa vücut metabolizması kilitleniyor. Vücudumuzun üçte ikisinin sudan ibaret olduğunu aklımızdan çıkarmadan, özel durumlar hariç her zaman suyun sağlığımızın temelindeki özel yerini her zaman korumasını sağlamalıyız. Bütün yediklerimizin enerjiye dönmesi, vücutta enerji oluşumu için bir başka deyişle tüketilen gıdaların gereksiz yağa dönememesi için yemekleri suyu unutmadan yemeliyiz. Özel bir hastalık durumunuz yok ise yemek öncesinde, sırasında, sonrasında su içmemiz sağlığımızın çimentosununu eksiksiz yerine koyduğumuzu gösterir. Mevsimine göre günlük ortalama on bardak kadar su içmek gerekiyor. Ne kadar az su içersek o kadar çok yaşlanırız. Metabolik yaşımız yükselerek adeta vücut çift tarife yapar kalp çift tarife çalışır. Yaşımız kırk olabilir ama bir metabolik yaşımızın elli çıkması işten bile değildir. Ya da adeta 50 yaşındaki bir insanın kalbine sahip olduğumuz gerçeğini kabullenmek zorunda kalırız.
FİZİKSEL AKTİVİTELER DE ÇOK ÖNEMLİ
Zayıflamayla ilgili ya da genel sağlığa yönelik ruhen -bedenen sağlıklı olmak için, sadece yiyeceklerden yola çıkmıyoruz. Fiziksel aktiviteler de çok önemli. En azından her gün yirmi otuz dakika bahanesiz yürümeliyiz. Varsa evimizin bahçesinin etrafında iki tur üç tur atmalıyız. Fiziksel aktivite her yaş için, kalp sağlığı için, beyin sağlığı için, kas ve kemik için özellikle doğurganlık çağında olan ya da menopoz sonrası bayanlar için kemik erimelerinin önlenmesi için, kas erimeleri, daha sonra da pek çok hastalığın engellenmesi için olmazsa olmazdır. İyi bir kemik sağlığına sahipseniz eğer genel sağlığınız da iyi olacaktır. Ama kemik sağlığınız iyi değilse hastalıklara karşı vücudunuz son derece savunmasız kalacaktır.
SAĞLIKLI BİR YAŞAMDA ŞEKERİN YERİ OLMALI MI?
Günlük enerjimizin yarısından çoğunu şekerden alırız. O olmazsa zaten beyin,eritrositler ve böbrek enerjisiz kalacaktır. Beyin enerjisini şekerden alır. Ama bildiğimiz çay şekerinden değil. Tam un da şeker içerir, tahıllar, pirinç, bulgur, kuru fasulye, nohut, mercimek, meyveler de şeker içerirler. Biz doğal olarak alınan şekerden yanayız.Doğal şeker içeren meyvelerden her gün üç beş porsiyon yiyebiliriz. Bunları özellikle ara öğünlerde yemeye çalışmalıyız. Tahıl grubunu unutmayalım ama kepeği ayrılmış tahıllardan aldığımız şekerin normal çay şekerinden farkı yoktur. Karaciğere zarar verir, vücudu yağlandırır. Kanser yapan maddeleri vücutta zamk gibi tutar.Saflaştırılmış ekmekten uzak durmayı unutmamalıyız. Tam buğday unuyla yapılmış ekmeklerden öğünlerimizde düzenli bir şekilde yiyebiliriz. Ama ekmeğin kardeşi veeş değeri olan pilav, makarna, bulgur sofrada varsa o zaman ekmeği tüketmemizin bir anlamı olmaz. İnsanoğlu metabolik olarak aldığı enerjinin bir kısmını kullanır. Fazlasını yağa çevirir. Sağlıklı beslenmenin temeli az yemek ya da çoğu besini yasaklamak değil, yeterince beslenip bol hareket etmek olmalıdır. İhtiyacımız olan her şeyi abartmadan yiyeceğiz ama hareket ederek te enerji mekanizmamızın sağlıklı çalışması için vücuda destek vermeyi unutmamalıyız. Uzman yardımı almadan da enerji hapları, tozları kullanmamaya dikkat etmemiz gerek. Bunların çoğu yanlış kullanıldığında istenmeyen pek çok sağlık sorunları yaşatacak bu olağanüstü yapıyı sağlığı oetadan kaldırıcı etkiler ortaya çıkabilecektir.”
Sağlıklı bir yaşam için şişmanlıktan sakınarak formu korumanın yollarının sağlıklı beslenerek diyet yapmak olduğunu belirten “Sağlıklı büyüme ve gelişme, mevcut sağlığın korunması, yaşam süresi ve yaşam kalitesinin artırılması için besinlerin yeterli ve dengeli tüketilmesi gerekir. Şişmanlık, çocukluk çağı şişmanlığı, ince kalmak ve vücut geliştirmek için yapılan beslenme hataları, şişmanlığın neden olduğu sağlık sorunları, her yaşta obezitenin engellenmesi için ipuçları ile doğru bilinen yanlışları tespit etmeden yok edilemez.
ŞİŞMANLIK
Şişmanlık, hem göze hoş gelmeyen bir görüntü verir, hem de pek çok hastalığın oluşmasını kolaylaştırır. Dünyada bir çok ülkede nüfusun ortalama vücut ağırlığı ve bununla bağlantılı olarak obezite giderek artmakta , buna paralel olarak da diyabet sıklığı ve ona eşlik eden kardiyovasküler sorunlar da artmaktadır. Kilo verme yöntemleri her bireyde farklılıklar gösterebilir. “Obezitenin tedavisinde temel hedef kişinin bireysel bulguları, vücut yapısı, bünye yapısıdır. Çünkü bizim metabolizmamız, vücudumuzun çalışması, parmak izlerimiz gibi bize özgüdür. O nedenle Ayşe’nin uyguladığı herhangi bir beslenme tedavisini Fatma’ya ya da başka bir insana bire bir önermeniz mümkün değildir. Mutlaka kişinin biyokimyasal, hormonal, metabolik verilerine bakmak, mutfak kültürü ve yeme alışkanlıkları, fiziksel aktivite gibi yaşam şartlarını değerlendirmek lazımdır. Son zamanlarda obezite var mı yok mu diye basitçe yapılan göbek çevresi ölçümleri dahi durumumuzla ilgili bizleri aydınlatabiliyor. Herhangi bir mezura ile yapılan ölçümde erkeklerde göbek çevresi 96 cm, bayanlarda 88 cm üzeriyse obeziteyle artık yakından ilgili olunduğunu bilmek mümkün .
NE EKERSENİZ ONU BİÇERSİNİZ
Göbekte bulunan yağların bir endokrin organ gibi iş yaptığını aklımızdan çıkarmadan “Göbeğimizde biriken yağların vücudun normal çalışmasını sağlayan hormon ve enzimlerin aksine çalışan hormon ve enzimleri kana salarak vücut çalışmasını bozabildikleri günümüzde bilinmekte. Tabii ki bireyin genetik /kalıtsal özelliklerini unutmamak ta önemlidir. Yani hem obez olmamak için hem de bu hastalıklara karşı vücudun kendi savunma mekanizmasını oluşturması ya da koruması için genetik faktörleri de unutmamak gerekir. Yalnız genetik faktörler , obezite , kanser , hipertansiyon , olsun ya da nörolojik hastalıkların hiçbiri yalnızca genetik faktörlerden kaynaklanır, bu da benim kaderim denemez.Zira sonuç tam anlamıyla düzensiz beslenmeyle yakından alakalıdır, yaşam şeklimizdeki hatalar genlerimizi de olumsuz etkiler, hatalı çalışmalarına teşvik eder..Çünkü vücudumuza ne ekersek onu biçeriz.
HİÇ BİR BESİNİ YASAKLAMIYORUZ
Karbonhidrat, protein, yağ, vitaminler, mineraller ve suyun vücudun temel taşları olduğunu untmamalıyız. Bu yiyeceklerden öyle bir almalıyız ki aldığımız besinler vücut çalışmasını bozmasın. Az alırsak vücut çalışması bozulabilir. Anemiler saç ve cilt problemlerinin ortaya çıkması , hormon bozuklukları , kısırlık , davranış bozuklukları, çeşitli kanser türleri ve daha pek çok ciddi sağlık sorunları hiç yoktan ortaya çıkabilir. Sağlıklı bir yaşam için her gün yaklaşık elli çeşit besin öğesi almamız gerektiği artık günümüzde son derece açık bir şekilde bilnen bir gerçek olarak karşımıza çıkmakta. Bunların sürekli yeterli alınmaması halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, keyifsizlik, tahammülsüzlük sorunlarını ortaya çıkaracaktır. Besinlerin sürekli gereğinden çok alınmasıyla da Alzheimer hastalığı başta olmak üzere obezite ve buna bağlı hastalıklardan uzak kalamayacağımız aşikardır. Çünkü obeziteye neden olan temel öge vücutta biriken aşırı yağlardır. Yani yiyeceklerle alınan aşırı enerjinin vücut tarafından yağa çevrilerek dönmesidir, fazlaca vücutta depolanmasıdır.
SAĞLIKLI VE DENGELİ BESLENMENİN TEMELİNDE YASAKLAR YOK
Toplam sağlık için doğadaki tüm gıdaları doğru ve yasaksız kullanmak gerekir . Biliyoruz ki sağlıklı ve dengeli beslenmenin temelinde yasaklar yoktur. Hatta ne yemememiz gerektiği ni değil ne yememiz gerektiğini öğrenmeli, bilimsel araştırmalarla desteklenen sonuçlar üzerinden konuşmalıyız. Yani diğer bir değişle yaradanın bizim için var ettiği bütün gıdalardan almalıyız. Ama yeteri kadar almalıyız. Bu da bizi hiç kuşkusuz yasakların yasak olduğu bir beslenme sistemine götürecektir. Gebelikte obezite ile çocukluk çağı obezitesi çok önemli. Çünkü bir insanın ilerde obez olup olmayacağı ana rahmindeyken belirleniyor. Özellikle annenin beslenmesi bu durumun önemli ölçüde belirleyicilerinden. Bebek ana rahmine düştüğü andan itibaren doğru beslenme önerilerini uygulamamız gerekiyor.Annenin gebelikte yeterli enerji alması hem kendi hem de bebeğin sağlığı bakımından önem arzetmekte. Anne adayı gebelik süresince yaklaşık seksen bin kalori alıyor, gebelikte bunun kırkbin kalori kadarını bebek için kullanıyor.
SAĞLIKSIZ BESLENMENİN GETİRDİĞİ SAĞLIK SORUNLARI
Başta kanser. Kanser yapıcı her türlü madde vücutta yağlar ve şekerler üzerinden hayat buluyor. Yağ hücreleri kanseri vücutta zamk gibi tutuyor. Her gram yağ fazlası bizi kronik kompleks hastalıklara yaklaştırıyor. Erkeklerde prostat kanserleri,mide kanserlerine neden olabiliyor. Bayanlarda da başta meme kanserleri olmak üzere rahim, yumurtalık kanserleri, akciğer kanserleri ve diğer kanser türleri de artabiliyor. Bu nedenle çocukluk çağından itibaren sağlıklı beslenme kurallarına uymamız gerekiyor.Su tüketimini unutmadan ,her gün yaklaşık on su bardağı kadar suyu daha susamadan tüketmeliyiz. Sabah kahvaltısı çok önemli. Kahvaltı yapılmayan gün metabolizmamız yavaş çalışıyor, karaciğer tembelleşiyor, enerji harcaması azalıyor. Vücut bir kaloriyi on kalori gibi algılayabiliyor.Kahvaltı hiç yapılmadığı için ya da geç yapıldığı için ve buna ek olarak su içimi de az olursa vücut metabolizması kilitleniyor. Vücudumuzun üçte ikisinin sudan ibaret olduğunu aklımızdan çıkarmadan, özel durumlar hariç her zaman suyun sağlığımızın temelindeki özel yerini her zaman korumasını sağlamalıyız. Bütün yediklerimizin enerjiye dönmesi, vücutta enerji oluşumu için bir başka deyişle tüketilen gıdaların gereksiz yağa dönememesi için yemekleri suyu unutmadan yemeliyiz. Özel bir hastalık durumunuz yok ise yemek öncesinde, sırasında, sonrasında su içmemiz sağlığımızın çimentosununu eksiksiz yerine koyduğumuzu gösterir. Mevsimine göre günlük ortalama on bardak kadar su içmek gerekiyor. Ne kadar az su içersek o kadar çok yaşlanırız. Metabolik yaşımız yükselerek adeta vücut çift tarife yapar kalp çift tarife çalışır. Yaşımız kırk olabilir ama bir metabolik yaşımızın elli çıkması işten bile değildir. Ya da adeta 50 yaşındaki bir insanın kalbine sahip olduğumuz gerçeğini kabullenmek zorunda kalırız.
FİZİKSEL AKTİVİTELER DE ÇOK ÖNEMLİ
Zayıflamayla ilgili ya da genel sağlığa yönelik ruhen -bedenen sağlıklı olmak için, sadece yiyeceklerden yola çıkmıyoruz. Fiziksel aktiviteler de çok önemli. En azından her gün yirmi otuz dakika bahanesiz yürümeliyiz. Varsa evimizin bahçesinin etrafında iki tur üç tur atmalıyız. Fiziksel aktivite her yaş için, kalp sağlığı için, beyin sağlığı için, kas ve kemik için özellikle doğurganlık çağında olan ya da menopoz sonrası bayanlar için kemik erimelerinin önlenmesi için, kas erimeleri, daha sonra da pek çok hastalığın engellenmesi için olmazsa olmazdır. İyi bir kemik sağlığına sahipseniz eğer genel sağlığınız da iyi olacaktır. Ama kemik sağlığınız iyi değilse hastalıklara karşı vücudunuz son derece savunmasız kalacaktır.
SAĞLIKLI BİR YAŞAMDA ŞEKERİN YERİ OLMALI MI?
Günlük enerjimizin yarısından çoğunu şekerden alırız. O olmazsa zaten beyin,eritrositler ve böbrek enerjisiz kalacaktır. Beyin enerjisini şekerden alır. Ama bildiğimiz çay şekerinden değil. Tam un da şeker içerir, tahıllar, pirinç, bulgur, kuru fasulye, nohut, mercimek, meyveler de şeker içerirler. Biz doğal olarak alınan şekerden yanayız.Doğal şeker içeren meyvelerden her gün üç beş porsiyon yiyebiliriz. Bunları özellikle ara öğünlerde yemeye çalışmalıyız. Tahıl grubunu unutmayalım ama kepeği ayrılmış tahıllardan aldığımız şekerin normal çay şekerinden farkı yoktur. Karaciğere zarar verir, vücudu yağlandırır. Kanser yapan maddeleri vücutta zamk gibi tutar.Saflaştırılmış ekmekten uzak durmayı unutmamalıyız. Tam buğday unuyla yapılmış ekmeklerden öğünlerimizde düzenli bir şekilde yiyebiliriz. Ama ekmeğin kardeşi veeş değeri olan pilav, makarna, bulgur sofrada varsa o zaman ekmeği tüketmemizin bir anlamı olmaz. İnsanoğlu metabolik olarak aldığı enerjinin bir kısmını kullanır. Fazlasını yağa çevirir. Sağlıklı beslenmenin temeli az yemek ya da çoğu besini yasaklamak değil, yeterince beslenip bol hareket etmek olmalıdır. İhtiyacımız olan her şeyi abartmadan yiyeceğiz ama hareket ederek te enerji mekanizmamızın sağlıklı çalışması için vücuda destek vermeyi unutmamalıyız. Uzman yardımı almadan da enerji hapları, tozları kullanmamaya dikkat etmemiz gerek. Bunların çoğu yanlış kullanıldığında istenmeyen pek çok sağlık sorunları yaşatacak bu olağanüstü yapıyı sağlığı oetadan kaldırıcı etkiler ortaya çıkabilecektir.”
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Sağlıklı ve Dengeli Beslenmenin Temeline Yasak Koymak Yasaktır" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Zühal AYNACI BAYEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Zühal AYNACI BAYEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
