2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Düşüncelerin Gerçekleşmesi
MAKALE #14086 © Yazan Psk.Dnş.Ayşe ERBAŞ | Yayın Ocak 2015 | 6,763 Okuyucu
İnsan yaşamı ; duygu, düşünce ve davranış üzerine kuruludur. Bize bir şeyleri yaptırtan ya da yaptırtmayan, iyi ya da kötü yaptıran, zevk aldırtan ya da zevk aldırtmayan, başarılı olmamızı sağlayan ya da başarısız olmamızı sağlayan her şey işte bu duygu- düşünce – davranış üçlüsüne ve dolayısıyla da bu üçlünün işleyişiyle doğrudan alakalıdır.
Bu üçlü birbiriyle doğrudan ilişkilidir. Biri diğerini doğrudan etkiler, biri diğerini tetikler ve meydana getirir. Bunlardan birisini istediğimiz duruma sokmayı başarabilirsek, diğerleri de istediğimiz noktaya gelecektir.
Duygularımız, düşünce ve davranışlarımızı… Düşüncelerimiz, duygu ve davranışlarımızı… Davranışlarımız da duygu ve düşüncelerimizi doğrudan etkilemektedir.
Bu üçlü döngü olumlu ve istendik yönde olursa, sonuçta istediğimiz gibi olmaktadır. Bu döngü olumsuz ve istemediğimiz gibi ilerlerse sonuçta istemediğimiz gibi olmaktadır.
Bu üçlü döngünün olumsuz şekilde ortaya çıkması ve gerçekleşmesini ortadan kaldırmamız, bu döngüyü kırmamız için bu üçlüden birisinin olumluya döndürülmesi ile diğerleri olumlu yönde tetiklenecektir. Üzgün olduğumuz bir anda neşeli, hareketli bir ortama girmekle, üzgün duygu durumundan çıkarak duygu durumumuzun değiştiğini görürüz.
Olaylar karşısında düşüncemizi değiştirmek suretiyle, duygu ve davranışımızı değiştirebiliriz. Düşüncemizi değiştirmek mevcut olay karşısında bakış açımızı değiştirmek anlamına gelmektedir.
Yaramazlık yapan, tepemizde hareket edip duran, bizi hareketleriyle rahatsız eden bir çocuk karşısında tavrımız nasıl olurdu? Tabii ki sinirleniriz, kızarız değil mi? Bu çocuğun davranışları karşısında kızma duygusuna sahip olmamız onun yaramazlık yaptığına, bizi rahatsız ettiğine ilişkin düşüncemizden dolayı ortaya çıkmaktadır. Tam bu esnada birisi kulağımıza eğilip bu çocuğun birkaç gün önce annesini kaybettiğini söylese, çocuğun aynı “yaramaz” davranışlarına karşı olan tepkimiz yine de “kızma” davranışı şeklinde mi gerçekleşirdi? Çocuğun aynı davranışını “yaramaz” olarak algılamak, nitelemek, düşünmek yerine “vah zavallı yavrucak” düşüncesi ortaya çıkacaktır. Bu düşünce ortaya çıkmışken kızmamız mümkün olur mu?
Yanımızdan bizi görmeden, selam vermeden hızla geçen bir arkadaşımızın bu davranışını, “acaba bana kızgın mı?”, ”yaptığını terbiyesizlik” ya da “benimle ilgili bir şey mi duydu” şeklinde düşünürsek kendimizi kırgın, kızgın, değersiz ve kötü hissederiz. Fakat “bir acelesi mi var?”, “Bir işi mi var?” diye düşünürsek kendimizi kötü hissetmeyiz herhalde… her davranışın bizde meydana getirdiği bir çok düşünce mevcuttur ve bu düşüncelerin her biri bizde farklı duygular ortaya çıkarmaktadır. Bir bakıma düşünce biçimimizi seçmekle aslında içine gireceğimiz duygu durumunu da seçmiş olmuyor muyuz? Her olay karşısında çok farklı düşünceler ortaya çıkar, bu düşüncelerden kimisi olumlu, kimisi de olumsuzdur. İşte seçtiğimiz bu düşünce biçimi ya da kalıbı sayesinde genelde daha olumlu bir duygu durumu ya da daha olumsuz bir duygu durumuna sahip oluruz.
Düşüncelerimiz, dolayısıyla duygularımız aynı olay karşısında farklı farklı olmaktadır. Aynı olay karşısında kimimiz kendimizi çok kötü hissederken, kimimiz hiç etkilenmeyebiliriz. Bazı kayıplar karşısında kimimiz günlerce yas tutarken kimimiz çok kısa sürede kendini bu duygu durumundan kurtarabilmektedir.
İnsanların aynı olay karşısında çok farklı duygu ve davranış içine girmelerinin sebebi aynı olay karşısında farklı düşünceler geliştirebilmeleri ve ortaya koyabilmelerinden kaynaklanır.
Olaylar karşısında genelde daha olumsuz düşünce biçimine girdiğimizi söyleyebiliriz.
Her duygu olumlu ya da olumsuz bir düşünce veya olumlu ya da olumsuz bir davranış ile ortaya çıkarken, her olumlu ya da olumsuz davranış, olumlu veya olumsuz bir düşünce ile duygudan sonra ortaya çıkmaktadır.
Her olumsuz düşünce de olumlu ya da olumsuz bir duygu veya davranış sonucunda ortaya çıkmaktadır.
“Beck’ in Bilişsel teoriye göre duygu, düşünce ve davranış birbirini etkiler. Bunlardan herhangi biri etkilenirse, diğerlerinde de bir değişim gözlenir. Bu etkileşimden yola çıkarak, bilişsel terapi düşünceyi değiştirerek, iyileşme sağlamayı hedefler.”
Kişideki olumsuz duygu ya da davranışından, sorunlarından kurtarmayı, yaşam kalitesini düşüren olumsuz duygu ve davranışlarından bireyi kurtarmak için kişide bu durumu meydana getiren düşünce biçimini ve kalıbını değiştirmekle kişinin sorununun çözümü hedeflenir.
Düşüncemizi değiştirmeyi kendimiz başarabilir isek sorunlarımızı üstesinden gelebiliriz, hatta düşüncelerimizi değiştirebildiğimizde zaten bir çok sorun, olumsuzluk, olumsuz duygu ve davranış ortaya çıkmayacaktır. Düşüncelerini kontrol eden insan duygularını da kontrol edecektir. Duygularımızı seçemeyiz ama düşüncelerimizi seçmekle aslında duygu ve davranışlarımızı da seçmiş oluruz.
Düşüncelerini kontrol edemeyen ya da kontrol edemediğini düşünen, insanlar bilişsel terapötik yaklaşımla dıştan müdahale ile düşüncelerini değiştirebilme farkındalığına ve kontrolü eline almayı becerir hale gelecektir. İnsanlar çoğu zaman sorunun duygu ya da davranış olduğunu kabul ederler. Halbuki duygu ya da davranış bir düşüncenin sonucudur. Kişilerin öncelikle bunu fark etmeleri ya da fark ettirilmeleri gerekir.
Bizi rahatsız eden şeyler duygu ve davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır ve bunların altında da bir düşünce yatmaktadır. Duygu ve davranışlarımızı kontrol altına almak; istemediğimiz, bize zarar veren duygu ve davranışlarımızdan kurtulmak istiyor isek, “sinirlenmeme” ya da “kızmama” gibi duygularımızı ve davranışlarımızı yok etmeye yönelik beklenti ve çaba ve mücadeleye girmek yerine en kısa yoldan düşüncemizi değiştirmemiz de fayda vardır.
Düşüncemizi değiştirmekle, duygu ve davranışları değiştirebilmenin yanında duygularımızı değiştirmekle de düşünce ve davranışlarımızı değiştirebiliriz. Düşünce ve davranışların da altında yatan duyguyu tespit ederek ortaya çıkarmak suretiyle bu duyguyu ortadan kaldırarak; o düşünce ve davranışa neden olan duyguyu ortadan kaldırarak olumsuz düşünce ve dolayısıyla olumsuz davranışlardan da kurtulabiliriz. Örneğin; sigara içmek istenmeyen bir davranış ise bu davranışı yaptırtan duygu ve düşünce den birisi ortadan kaldırılarak bu davranış ortadan kalkar. Sigara içtirten duygu ”sigara ile birlikte yapılan sohbetten keyif alma”, “kendini daha önemli ve büyük görme” duygusu olabilir. İşte sigara içme davranışı ile bu duygu ya da düşünce arasındaki bağ koparılırsa kişinin “sigara içme” davranışı için bir “duygu” ya da “düşünce” kalmayınca bu davranış da kaybolacaktır.
Duygu- Düşünce- Davranış döngüsü kırılmadığı sürece sonuç aynı olmaya devam edecektir. Duygu-Düşünce ya da Davranıştan biri değişecekse diğerlerinden birini değiştirmemiz bu döngünün kırılmasına ve sonucun değişmesine yetecektir.
“Düşüncelerine dikkat et çünkü onlar söz olur. Sözlerine dikkat et çükü onlar davranış olur. Davranışlarına dikkat et alışkanlık olur. Alışkanlıklarına dikkat et senin karakterini oluşturur. Karakterine dikkat çünkü o senin kaderini oluşturur. Kaderine dikkat et çünkü o senin yaşantın olur.”
Heinrich Heine’ nın dediği gibi;"Işık gök gürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir."
Öyleyse düşüncelerimize dikkat edelim...

Ayşe ERBAŞ
Psikolojik Danışman
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► Düşüncelerin Pranga Etkisi Psk.Şule SABIR TANRIÖVER
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Düşüncelerin Gerçekleşmesi' başlığıyla benzeşen toplam 2 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:17
Top