2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Rahatsız Olmayı İstemek…
MAKALE #14600 © Yazan Psk.Dnş.Ayşe ERBAŞ | Yayın Nisan 2015 | 1,422 Okuyucu
RAHATSIZ OLMAYI İSTEMEK…
Mevcut durumumuzu değiştirmemiz için olması gereken şart, durum nedir, ne olmalı ki mevcut durumumuzu değiştirmek için kendimizi zorunlu hissedelim ve harekete geçelim diye sorduğumda; “daha iyi bir hayat sürmek”, “rahat etmek” gibi cevaplar alırım çoğu zaman. Bütün bunlar kısmen doğrudur fakat; yeterli değildir, insanın istemediği, değiştirmek istediği mevcut durum için bütün bu faktörler çoğu zaman yeterli gelmemektedir…
"Yapabileceğinden daha fazlasını yapamayacak hiç kimse yoktur." (Henry Ford ) sözü bunu doğrulamaktadır. Biliyoruz ki hepimizin çok ama çok güzel yaşantılar hayal etmesi olağan. Herkes içinde bulunduğu durumdan daha fazlasını, daha iyisini, daha mükemmelini hayal etmekte ve çok istemektedir!
Clement Stone’ ın dediği gibi “Birçok kişi başaramıyor, çünkü bir başlangıç yapmıyorlar. Harekete geçmiyorlar. “ bütün başarılar, bütün başarı hikayeleri bir “harekete geçirici” iyi bir “başlangıç” ile başlamaktadır. “başlamak” bu anlamda çok önemlidir. Başlamamız için “yeterince” sebebimiz olmalı ki, başlayalım, sürdürelim ve sonuçlandırıncaya kadar sabredelim, azmedelim, gayretimizi sürdürelim…
Bu isteme çoğu zaman “basit bir isteme”, “sadece isteme” olarak ortaya çıkmakta ve sadece de öyle kalmaktadır. Çünkü; bu isteğimizi gerçekleştirebilmemiz için istemenin yanında bizi harekete geçirici bir “neden” gerekmektedir. Bu neden sadece “istiyorum işte” gibi bir neden- sonuç ilişkisiyle açıklanamaz…
Günümüz de sorgulamamız gereken bir konunun da yeterince rahatsızlık duyacağımız ortamlarda mıyız? ya da çocuklarımıza bu durumu yaşatıp karar verme fırsatları sunuyor muyuz acaba ? Hepimiz gözlemliyoruz diye düşünüyorum ve aynı zamanda da eleştiriyoruz. Anne babalar çocuklarına ne kadar sorumluluk veriyor. Kendi başına karar verme fırsatı sunuyor ve rahatsızlık duyacak durumu yaşatıyor. Çocuk; her fırsatı hazır bulursa durumunu sorgular mı sizce? Zaten her istediği yapılıyor ,niye seçenekler düşünüp daha fazla daha fazla sınırlarını zorlama gereği duysun ki… burada biz yetişkinlerin farkındalıkları da olmalı ..
Görüşmeler ve terapilerimde bir şeyi gözlemledim, tabii ki insanlar daha iyi bir hayat sürmek, zengin olmak, daha mutlu olmak gibi gerekçeler için çaba gayret gösterirler fakat bu duygu ve düşünceden bir önceki “asıl harekete geçirici duygu ve düşünce”, “yeterince rahatsız olmaktır.” Genel anlamda herkes, özel anlamda ise öğrenciler beğenmedikleri, hoşnut olmadıkları mevcut durumlarından kurtulmak için asıl itici güç olarak mevcut durumlarından yeterince rahatsız olmaları gerekmektedir. Zayıf dersleri olan öğrenci, KPSS den yeterli puanı alamamış öğrenci kesinlikle durumundan rahatsızlık duymaktadır, bu güne kadar böyle öğrencilerden mevcut kendi durumundan rahatsızlık duymayan, üzülmeyen, uykuları kaçmayan, nasıl düzeltirim ya da daha iyi bir puanı alırım, bunu nasıl başaracağım diye düşünmeyen kimseye rastlayamayız…
Herkes bu durumdan dolayı duyduğu rahatsızlık ve üzüntüyü dile getirir ama yine de harekete geçemez, sadece üzülür, kendine kızar ama bundan öteye gidemez; üzülürüz, birilerini ya da kendimizi suçlarız, bahaneler üretiriz, kendimizi kötü hissederiz fakat çoğunlukla da durumla yetiniriz.… Çünkü bu durum, istemediğimiz, memnun kalmadığımız durumumuz bizi “yeterince rahatsız etmemektedir!”
Bilişsel terapi esnasında farkındalık yaratarak, mevcut durumu hakkında farkındalığını arttırarak, durumundan dolayı “yeterince rahatsız” olmasını sağladığımız takdirde kişinin durumunun kendisini yeterince rahatsız ettirmesini başardığımızda kişinin harekete geçmesini sağlayabiliriz. Bu da ancak çok güçlü ve sürekliliği olan bir telkinle olabilir. Bu durumu şöyle örneklendiriyorum; akşam geç saatte süt ısıtıp içtik, hemen yattığımızda bir an için ocağın tüpünü kapatıp kapatmadığımız hakkında aklımıza bir şüphe düştü, bu durumda ne yaparız? Olsun ne yapalım, kapatmışımdır, kapatmadıysam da ne yapayım artık… diye mi düşünürüz yoksa derhal yatağımızdan fırlar ve ocağın kapalı olup olmadığını kontrol mü ederiz? Bu durumda herkesin yapacağı şey tabii ki bellidir.
Ocağın kapalı mı ya da açık mı? Olduğu konusunda önce “farkındalık”, sonra da “yeterince rahatsız olma” durumunda kişinin harekete geçmekten başka alternatifi ve çaresi yoktur…
İnsanların harekete geçmesinde “farkındalık” ve ardından oluşturacağımız “yeterince rahatsız olma” durumunun kişiyi harekete geçirmede en önemli etken olacağı ortadadır… İnsanlar genelde mevcut durumlarını sadece “bilmektedirler”. Tek başına bilmek yetmemektedir. Bilmek tek başına yeterli olsaydı, hiç istisnasız herkesin mevcut durumunu değiştirebilmelerinin çok kolay olması gerekmez miydi? Herkes durumunu biliyor, daha iyisini yapması gerektiğini ve yapabileceğini biliyor, bu not, sonuç ya da başarıdan daha yükseğini istemektedir, bu durumun ona ve onun hedeflerine yetmediğini de bilmektedir ama bütün bunlar yetmemektedir…daha başka daha güçlü rahatsızlık hissedilmelidir.
Birey durumu hakkında önce farkındalık durumuna sonra da yeterince rahatsız olma noktasına ulaştırılabilirse yapması gerekenler için çaba harcama konusunda yeterli bir motivasyona ulaşmış olacaktır…
İnsan harekete geçmek için mevcut durumundan dolayı yeterince hoşnutsuz olmalı, rahatsız olmalı ki durumunu değiştirmek için gerekli enerji, zaman ve performansı harcama konusunda kendini yeterince zorunlu- zorlayıcı- ateşleyici bir faktöre ulaşabilsin, sahip olabilsin…
Çoğu zaman içinde bulunduğumuz durumu daha iyi bir noktaya çıkarma konusunda sadece “en alt düzeyde isteğe” sahibizdir. Bu düzeyde bir istemek ile istememek arasında çok fark yoktur çünkü; her ikisinde de sadece istiyoruzdur. Bu duygu ile yapılan işlerde de elbette istediğimiz sonuç bizi tatmin etmeyecektir.
Bazen içinde bulunduğumuz durumdan kendimizden ziyade “başkaları” rahatsız olabilmektedir. Bu mümkün müdür? Evet hem de çok mümkündür ve bunun örneklerini hemen hemen bütün ebeveynlerde çok fazla miktar ve çeşitlilikte görmekteyiz…
Çocuklarımızın, agresif olmasından, düzensiz ve dağınık olmasından, yeterince ders çalışmamasından, ders başarısının düşük olmasından vb. bir çok durumundan dolayı biz ebeveynler “çocuklarımızdan daha fazla rahatsız” değil miyiz? Bizler onlar adına, onların yerine sıkıntıyı yaşar, onlardan daha fazla dert edinir, onlardan daha fazla rahatsız olmayız mı? Evet bütün bunlara cevabımız aynı… hal böyle iken çocuğumuz yerine bizler rahatsız olsak ya da olmasak çocuğumuzun yerine bunları yaşasak ya da yaşamasak çocuğumuzla ilgili neyi değiştirebiliriz ki?
İşte bu noktada da yapılması gereken istek düzeyini arttırmak ve ulaşılan başarı duygusunu fark ettirmektir. Bunun kişi üzerende bıraktığı haz katlanarak arttığında kalıcı davranışa dönüşecektir. Onun için şartlar ve durumlar ne olursa olsun içimizdeki isteme dürtüsünün kontrolü yine bizlerde…
Hayatımızda olanlardan daha çok şeyin farkında olduğumuz , daha fark ederek yaşadığımız, hayatımıza daha istediğimiz şekilde yön verdiğimiz mutlu, başarılı bir gelecek için yeterince rahatsız olmaya var mısınız?
Ayşe ERBAŞ
Psikolojik Danışman
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler  
► İstemek ve Benlik Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Rahatsız Olmayı İstemek…' başlığıyla benzeşen toplam 6 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
 
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:32
Top