2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi
MAKALE #4724 © Yazan Psk.Mahir Efe FALAY | Yayın Mart 2010 | 11,346 Okuyucu
Yalnız ülkemizde standart halkı sigortasız ABD'ye göre daha iyi haldeyiz. Hastanede beklesek de en azından genelde cüzi miktarlarda para verip, süreci zaman zaman bıkkınlık verse de sağlık hizmeti alabiliyoruz. Ama "sağlık" kavramının diğer ayağı ruhsal sağlık alanındaysa pek o kadar da değiliz.

Bilmiyorum özel sağlık sigortaları psikolog / psikiyatrist seanslarını kapsıyor mu ama bildiğim birşey var; ABD ezelden beri karşılamış durmuş. Adamlarda para ve kaynak bolmuş, ferah ferah desteklemişler seansları. Seanslar derken de, psikanaliz seansları bunlar! Hani güldüğümüz Freud'un ekolü. Tamam adama gülsek de özellikle edebiyat alanında büyük etkileri olmuş olan bu zatın yolunu izleyen terapi ile insanlar 2 yıl 3 yıl 4 yıl devam etmişler her hafta aynı kişiye gidip divana uzanıp terapisti görmeden gözlerini kapatıp serbest çağrışım yapmaya veya rüya yorumlatmaya.

Ama 80lere gelince sistem (sigorta sistemi) fark etmiş ki bu işin adeta cılkı çıkmış ve bitmek bilmez - öyle o kadar da ucuz olmayan seanslar ağır gelmeye başlamış. Bunun sonucu olarak da ilk tepki, terapi seanslarını kapsamdan çıkarmak veya kısıtlamak olmuş. Tabi bunu sonucunda da ekmeğini bundan kazanan psikolog/psikiyatr tayfası da napsak napsak? diye düşünürken, akla "brief therapy" olayını geliştirmek gelmiş. Tabi yola böyle çıkılmamışsa da varılan noktada görülmüş ki yıllar süren, sorunu bilinçaltında olduğunu varsaydıkları penis kesilme kaygısı veya penise imrenme veya saldırganlık güdüsü ile "açıklayan", terapiler ile kısa süren yöntemleri kıyaslayınca, daha kısa sürenler de gayet etkili. Hatta çoğu alanda psikanalizi bile geçmiş. (Hatta şu anki en yaygın ekol olan Bilişsel (Davranışçı) Terapinin kurucusu Beck zamanında ağababa bir psikanalistmiş, ama bir hastasında uğraşmış uğraşmış kafasına takılan bir şeyi psikanalitik yolla açıklayamamış; o da heytttre diyip Bilişsel akımı kurmuş.) Üstüne sigorta şirketleri de tamam deyince, bu tip yeni nesil terapi yöntemleri bir bir kuramsal bazda kurulup, klinik ortamlarda geliştirilmeye başlanmış.

Bu yeni ekol yöntemlerin biri, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, ise orjinali "solution centered brief theraphy" olan bu metodomuzun ilk yararı, adı üstünde, kısa süreli olması. Tabi kısa süreli derken? Süresi yaklaşık 5 - 6 hafta süren bu terapi psikanaltik yaklaşım veya davranışçı / bilişsel davranışçı ekol gibi sorun aramıyor. Onun yerine karşıdaki danışanın geçmişini çoğu yerde göz ardı ederek o an "neyin değişmesini istediği" sorulup onun üstünde çalışıyor.
Seanslarında "pacing" ve "leading" adında "yanında yürümek" ve "götürmek" yada "önderlik etmek" gibi karşılıkları olabilecek yollar izlenerek önce danışan ile aynı frekansa iniliyor ve danışman danışanla aynı dili konuşmayı amaçlıyor; bu da en önemli unsur olan terapiste güveni kuruyor. Bunun için de örneğin 15 yaşında World of Warcraft hastası offline yaşayan çocuğa sanki hiç duymamış gibi oyun ve onun sistemi, dinamiği vb. anlattırılıyor. Oyun "gerçek merak" adındaki varsayıma göre merak ediliyor! Veya karşıdakinin mesleği / hayatını doluran ilgisi neyse onun üstüne odaklanarak, danışanın gerçekliği ortaya çıkıyor.

Ardından da sıra soruna geldiğindeyse, iş biraz son zamanların pozitif psikoloji yaklaşımlarına kayıyor ve danışanın şikayeti dinlenip yeniden çerçeveleme (reframe) yapıyor. Örneğin, Danışan: Ailemin her işime burnunu sokmasını istemiyorum Terapist: Yani ailenin senin kararlarına daha fazla saygı duymasını istiyorsun? Bu ve bunun gibi reframe çalışmalarından sonra ortak bir amaç belirleniyor ve süreç devam ediyor.
Pacing ve leading demişken de ayrı bir paragraf açıyorum. Bizim buralarda "suyuna gitmek" dediğimiz pacing, danışana yanında olduğunuz hissini vererek, danışmanın kontrolü sağlamasında rol oynuyor. Bu konuda bir anektod aktarayım;

İsrailde bir travma servisi psikoloğu ihbar üstünde mekana gidiyor. Bir bağnaz yahudi baba iki katlı evin alt katında daireler çizerek öfkeli öfkeli dolaşıyor ve bağıra çağıra kızdığı oğluna öfkesini dile getiriyormuş. Yaşlı baba öyle öfkeliymiş ki ağzından köpükler saçılıyor ve gözü başka hiçbirşeyi görmüyormuş. Bizim travma psikoloğu bakıyor normal laf söz işe yaramayacak, daireler çizen babanın arkasına takılıyor ve onun gibi el kol hareketleri yaparak bağıra bağıra babaya eşlik etmeye başlamış. Bir süre öfkeli babaya arka çıktıktan sonra, yavaş yavaş yine aynı bağırır halde ters de düşmeye başlamış. En sonundaysa o daireler çizen öfkeli baba iyice yavaşlayıp psikoloğa laf yetiştirmeye başladığında, bizim travmacı "gel şöyle oturalım da konuşalım" diye adamla beraber kanepeye oturmuş, öfkeli baba sakinleşmiş ve olay çözülmüş...işte pacing ve leading bu. :)

Zurnanın zırt dediği yere gelirsek;
1/ en başta bilimsel bir önyargıyla bakmış ve psikolog düşünüşüme çok ters geldiğini düşünmüştüm. Ama zamanla bu çözüm odaklı yaklaşımdaki bilişsel yaklaşım öğelerini gördükçe ısınmaya başladım ve bir karara vardım. O da şöyledir ki sanırım bu işin erbabları da bunu söylemiş benden önce: Bu çözüm odaklı danışmanlık çocuklar, ergenler ve depresyon / kaygı ve bilimum çerçeve kaynaklı sorunu olana iyi gelebilir. Ama kişilik bozuklukları veya başka eksen 2 bozukluklarda sudan şişmiş sünger nasıl daha fazla su almazsa, o ölçüde çok zor. Ama tabii diğer çoğunluk için olukça hızlı ve hatta zaman zaman eğlenceli de.
2/ görece kısa sürmesi hem danışanı zaman olarak epey kara geçiriyor ve hem de danışmanın kafasını rahatlatıyor. ama normal psikoterapi vermeye alışmış kişiler için en başta zor, çünkü insan kendini alıkoyamıyor öbür türlü yöntemlerle gitmek, sorular sormaktan. En nihayetinde eğitimim ve kariyerim boyunca "sorun odaklı" olmuşum ve bunda bir mahsur yokmuş. Ama şimdi "sorunu nedeni boşver, çözüme git direkt" deniyor.
3/ özellikle çocuklar ve ergenlerde ciddi ciddi psikoterapi yapılamadığı için (bkz. gelişim dönemleri) iş gören bir alternatif yol oluşturuyor. Çocuğu karşıma alıp "bu sende ne hissettiriyor?" diye soramam. Sorsam da "bilmem" der, öyle kalır. Ergen de %95 ailesi tarafından zorla sürüklendiği için o tip içgörü soruları karşısında direnç geliştirip komple kapatabilir.
4/ devletimiz hiçbir biçimde özel psikoterapiyi karşılamasa da, makul fiyatlarla bu yolun izlenmesi çekici sonuçlar doğurabilecektir.

Biraz da soru cevap:
Soru: çözüm odaklı derken aslında o da sorun odaklı anlattıklarından anladığım, nihayetinde sorun x ve belirtiler a, b ve c ise, git al c için yarabantı budur denmiyor. c yan etkisi ana sorun olan x ile ilişkilendirilerek çözülüyor, elbette bu senin verdiğin örneklerden çıkarımım.

öte yandan, sorunlar A, B, C, D, e, f, g, H, I, j, k ise; koca koca ABCDHI'yı çözmekle uğraşacağıma, öncelikle efgjk'yi çözerim. "çabuk kazanç"lar iyidir, moral verir.
Cevap: Ben örneği yanlış vermiş olabilirim, neticede bizim bilişsel davranışçı terapi gibi "bu ilk kez ne zaman görünmeye başlandı" veya "bu davranışı ilk olarak ne zaman yaptınız" gibi odakları yok. zaten bu sorularla da ilgilenmiyor. ilgilendiği senin sıkıntının istisnai durumlarını keşfedip, sorunu derecelendirmek ve bunun küçük adımlarla azalması için ortak çözümlere varmak.

zaten bu çözüm odaklı terapi de öyle der; adım adım git ki çabuk başarılar olsun ki motivasyon yükselsin. ha şu da var, yukarıda 1/ altında söylediğim gibi, ağır bozukluklar için değil bu. yani bir bipolar bozukluk gelse veya paranoid şizofren gelse kolay kolay işlemez.

soru: peki diyelim ki o an var olan sorunu bu yöntemle çözdük. bu sorunun asıl oluşma nedenlerine odaklanılmıyor anladığım kadarıyla... sonrasında "asıl nedenler" farklı biçimlerde ve daha baskın olarak karşımıza çıkmıyor mu? yani o anın sorununu çözmek, asıl sorunu çözmeye yaramıyor.

bu alanda bir "erken teşhis" söz konusu mu? Bu yöntemle çözülen sorun, belki daha büyük bir sorunun semptomlarından biri... Bu algılanabilyor mu?
cevap: psikolog az buçuk hakim biriyse, sorun adı verilen şeyden başka birşeyler varsa sezer, bize tek bir ipucu bile yeter peşine düşmeye. Sonuçta iletişimde bir sürü unsur var. Bir sürü unsur = bir sürü açık verme noktası.
Ki zaten bu yöntemde bilirkişi değil, komser kolombo modundadır danışman; sürekli merak eder. işte o yüzden, eğer asıl nedeni farklı görüyorsa, bu yöntemden bilişsel davranışçı veya ne biliyorsa ona geçecektir.
bu yüzden 2. sorun da cevaplanmış oluyor; ipuçları kaçmadığı için elden geldiğince geniş bakılıyor. ayrıca bizde normal tıp gibi öncül semptomlar olmadığı için de 2. soru cevaplanmaz kalyor. ama nedir, kimi durumlar var; mesela hayvanlara eziyet etmeyi seven bir çocukta eğer belli başlı başka durumlar da varsa şu bozukluk riski yüksek diyebiliyoruz.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Mahir Efe FALAY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Mahir Efe FALAY'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Mahir Efe FALAY'ın Yazıları
► Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi Psk.Dnş.İsa Ozan GÜN
► Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi Psk.Dnş.Şerife AKSOY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ergenlik Tavsiyeleri Haziran 2014
► Mutluğun Yolunda Aralık 2009
◊ Varsayma Problemi Ekim 2015
◊ Fark Etmelidir! Ocak 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:14
Top