2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Panik Atak (Panik Bozukluğu)
MAKALE #6791 © Yazan Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ | Yayın Nisan 2011 | 6,278 Okuyucu
PANİK ATAK (PANİK BOZUKLUĞU)

Panik atak, kişinin günlük yaşantısında yol açtığı sıkıntılar ve yaşattığı bedensel belirtilerin şiddeti nedeniyle, danışanların en sık yardım almak için başvurduğu kaygı bozukluğu türlerindendir. Ani ortaya çıkan yoğun bir endişe-kaygı nöbeti diye tanımlanabilir. Kişi çoğu zaman çok yüksek oranda bir kendini kaybetme endişesi, ölüm korkusu ve bu atakların ne zaman geleceği ile ilgili bir beklenti kaygısı ile başvuruda bulunur. Bu şekilde yoğun bir kaygı içinde olan kişi bir an önce o ortamdan kaçmak ve uzaklaşmak ister. Bu kaçma durumu kişiyi sosyal ortamlardan uzaklaştırığ eve hapsedebildiği gibi, sıklıkla hastanelerin acil servislerine başvurma şeklinde de görülür. Panik bozukluk diğer kaygı bozukluklarıyla beraber en sık görülen ruhsal problemlerden biridir. Kaygı bozuklukları tedavi edilmediklerinde kişinin günlük yaşantısında önemli derecede işlevsizliğe, kendini toplumdan soyutlamasına, iş ve özel yaşantısında zorluklar yaşamasına ve dolayısıyla bazı başka psikolojik belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Panik bozukluğu kendini oldukça güçlü bedensel belirtilerle gösterebilen bir kaygı bozukluğudur. Aşağıdaki belirtilerden dördünün ya da daha fazlasının kişide aniden başlaması ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaşması durumunda panik atak durumundan bahsedilebilir: (DSM-IV' kriterlerine göre)
1. Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
2. Terleme
3. Tüm vücutta titreme ya da sarsılma
4. Nefes darlığı, boğuluyor gibi olma duygusu
5. Soluğun kesilmesi
6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
7. Bulantı ya da karın ağrısı
8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
9. Gerçekdışılık duyguları ya da benliğinden ayrılmış olma
10. Kontrolü kaybetme ya da çıldırma korkusu
11. Ölüm korkusu
12. Uyuşma ya da karıncalanma duyumları
13. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları

Bu belirtiler sadece panik bozukluğuna özgü değilidr. Bu nedenle bu belirtilerin psikolojik kökenli olup olmadığının ayrımına varabilmek için, öncelikle bu belirtilerin görülebileceği tüm tıbbi hastalıklar araştırılıp sorunun başka bir tıbbi duruma bağlı olup olmadığının araştırılması gerekir.

Panik atak, bu sorunu yaşayan kişi için oldukça zorludur ve bu zorluğun asla küçümsenmemesi gerekir. Kişi atakların ev dışında daha çok gelmesi durumunda git gide dış dünyadan kaçınmaya, işinden uzaklaşmaya ve işte zorluklar yaşamaya, sosyal ortamlardan uzak durmaya başlayacaktır. Ataklar geldiğinde sıklıkla hastaneye gitme ihtiyacı duyabilir. Her birey hayatının herhangi bir döneminde böyle bir durumla karşı karşıya kalabilir, bu nedenme bu belirtiler farkedilmeye başlandığında önlem olmalı ve gerekli durumlarda profesyonel yardım almak için başvurmalıdır.

PANİK ATAK NEDEN OLUŞUR

Panik bozukluk bir kaygı bozukluğu türü ve kaygının vücutta yarattığı bir takım belirtiler var diye yukarda bahsetmiştik. Panik atak yaşayan kişi için bu belirtilerden en çok zorlayıcı olanı ise çoğunlukla kalbin çok hızlı şekilde atması ve nefes alamıyorum hissi olmaktadır. Bu belirtilerin neden ortaya çıktığını bilmeyyen kişi için bu olay üzerindeki kontrolünün sıfır olması anlamına gelir ki bu durum kişinin kaygısını çok daha yüksek boyutlara ulaştırır. Bu nedenle panik atak ile başvuran bir danışana, ilk önce bu kaygı mekanizmasını ve vücuttaki belirtilerinin neden oluştuğunu anlatıyoruz ve sonra bu durumu kontrol edebilmesi için egzersizler ve bazı üstüne gitme ödevleri veriyoruz.

Panik atak belirtileri açısından çok sıkıntı verici ancak kısa süreli bir psikoterapi yardımı ile kolaylıkla kontrol altına alınabilen sorunlardan. Bu yardımın kısa sürede sonuç vermesi, özellikle kaygının belirtilerinin oluşma mekanizmasının danışana doğru ve etkili anlatılması ile başlıyor. Aşağıda bu kaygı mekanizmasınn nasıl ortaya çıktığı kısa ve danışan için anlaşılır ifadeler ile ortaya konmaktadır.

Öncelikle panik atak neden ve nasıl ortaya çıkar ondan başlayalım. Yaşadığınız durumda en çok ortaya çıkan iki belirti aynı zamanda panik atakların bu kadar zorlu olmasına yol açan ki belirti. Birincisi atak esnasında kalp atışlarımı kontrol edemiyorum, nefesim daralıyor, acaba ölecek miyim gibi korkuların olması, ikincisi de bu atağın geleceğinden endişe etmeye başlamış olmak. Buna beklenti endişesi diyoruz. Kişi çoğunlukla bu endişeden dolayı, eskisi gibi rahatlıkla sokağa çıkamaz, toplu taşıma araçlarına binemez, kapalı yerlerde örneğin sinemada duramaz vs.. Yani artık atağın gelebileceğini düşündüğü yer ve durumlardan kaçınmaya başlar..

Peki neden biz panik atak yaşıyoruz ..Aslında panik atak dediğimiz durum, vücudumuzun gayet akıllı çalışan bir savaş kaç tepkisinin ürünü. Biliyorsunuz, biz mağara adamı dönemlerinde yaşarken çevremizde bir sürü ölümcül tehlike vardı. Yılanlar, ayılar vs gibi bir çok tehditle karşı karşıyaydık. Bu dönemlerde hayatta kalabilmemiz için sık kullandığımız bir mekanizmayı, yaşam koşulları değişmiş de olsa hala kullanmaya devam ediyoruz. Örneğin diyelim ki gece yarısı bize saldırmak üzere olan bir köpekle karşılaştık. Yani biz ve vücudumuzun bütünlüğü için bir tehdit durumu. Bu nedenle bu gerçek korku ile karşı karşıya gelmemizle beraber, tehlike sinyalimiz beynimizde yanıp sönmeye başlıyor. Beynimizin komutuyla, vücudumuzun herhangi bir tehlike ile karşılaştığında iki tür davranış gösterme şansı var. Ya o durumla savaşacak ya da kaçacak. Örneğin elimizde bir sopa varsa köpeğin üstüne yürüyebiliriz yani savaşabiliriz yada tam hızla arkamıza bakmadan kaçarız.

Buraya kadar herşey savaş kaç tepkisinin hangi durumlarda ortaya çıktığını bize anlatıyor. Ancak daha da önemlisi savaç kaç tepkisi sırasında vücudumuzda neler olup bittiği. Burda bir detay önemli, korku veren bir durumla yani tehlike ile karşılaştığımızda savaşmak veya kaçmak tepkisinden hangisine başvurursak vuralım, normalde olduğundan çok daha enerjik ve güçlü olmamız lazım. Biliyorsunuz ki kimse tehlike durumunda uyuşuk şekilde koşmaz. Biz bile böyle bir durumda hızımıza ve gücümüze şaşırırız. İşte bu tehlike durumlarında gereken enerjiyi acilen sağlayabilmek için vücudumuz otonom sinir sistemini harekete geçirir ve enerji üretimi mekanizması çalışır.

Peki biz bu enerjiyi nasıl sağlarız. Biraz biyoloji derslerine geri dönelim. Enerji açığa çıkarabilmek için hücrelerde oksijene ihtiyacımız var. Bu oksijeni tehlike durumunda enerji üretebilmek için çokça almamız gerekiyor. Bu sebeple tehlike durumunda bir anda otomatik olarak sık ve kesik kesik nefesler almaya başlıyoruz. Bu nefeslerle vücudumuza yüksek oranda oksijen giriyor. Bu oksijeni hücrelere taşımak için kalbimiz kan dolaşımını hızlandırması gerekiyor ve bu sebeple kalp atışlarımız oldukça hızlanmaya başlıyor. Kalp atışlarımız hızlandı, hücrelere oksijen gitti ve enerji açığa çıktı. Bunun sonucunda terlemeye başlıyoruz. Çünkü vücudumuz oldukça ısındı ve soğuması için terlememiz gerekiyor. Bu tepkilerin hepsi otomatik tepkiler. Çünkü bir tehlike anında hızlı hareket edebilmemiz için otomatik tepkilere ihtiyaç duyuyoruz.

Peki bu mekanizmanın panik ataklarla ilişkisi nedir? Otonom sinir sistemi tehlikelerden korunabilmemiz adına her şeyi sistemli yapıyor ama gerçek korku yani somut bir tehlike durumu ile somut olarak görülemeyen ancak bizde kaygı ve endişe yaratan durumları birbirinden ayırt edemiyor. Yani beynimiz için gece yarısı bizi kovalayan köpekle, bir sınav öncesi yaşadığımız endişe, topluluk önünde rezil oldum düşüncesinin yarattığı endişe aynı savaş kaç tepkisini başlatıyor. Beynimiz ikisini de aynı şekilde tehlike olarak algılıyor ve savaş kaç tepkisini başlatıp bizim için acilen enerji üretmeye başlıyor. Bu sebeple örneğin tekrar panik atak yaşar mıyım düşüncesi ve endişesi aklımızdan geçtiğinde yine savaş kaç tepkisine bağlı olarak enerji üretmeye başlıyoruz. Bunun sonucunda da biraz önce bahsettiğimiz bedensel tepkiler devreye giriyor. Yani nefes alışverişimiz sıklaşıyor, fazla oksijen aldığımız için kalbimiz onu hücrelere yetiştirmek adına hızlı hızlı atmaya başlıyor. Terliyoruz ve enerji açığa çıkarıyoruz. Panik atak sonrasında yaşanan yorgunluk hissi de bu acil enerji üretimine bağlı olarak ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak, gece yarısı bizi köpek kovaladığında neden şu an kalbim bu kadar hızlı atıyor diye düşünmüyoruz, çünkü o korkuyu somut olarak görüyoruz. Ama kaygı veren bir düşüncenin biz de aynı tepkileri ortaya çıkarabileceğini bilmediğimizden bunun sadece bir enerji üretimi mekanizması olduğunu da fark edemiyoruz. Ayrıca önemli bir bilgi daha, aslında panik atak esnasında vücudumuz normalden daha güçlü ve enerjik hale geldiğinden, o anda ölüm gibi bir durumla karşılaşma ihtimalimiz de normalden daha düşük oluyor. Çünkü tam bir direnç içindeyiz ve normalden daha güçlüyüzdür. Ortalama bir panik atak en fazla 10-15 dakika sürer çünkü sürekli olarak enerji üretmeye devam edemeyiz.. Bu bir çeşit sinyal ve acil durum paketi gibidir. Sürekli olarak bunu devreye sokarsak kaçmaya halimiz kalmayacağı için en fazla 10-15 dakikalık acil bir üretim için bu savaş kaç sistemini çalıştırırız. Örneğin asansörde kaldın diyelim, ilk 3 dakikada tepkilerin çok şiddetli olur. Bir saat sonunda hala asansörde olmana rağmen artık eskisine oranla çok cılız bedensel tepkiler yaşarsın. Halbuki sana korku veren tehdit devam ediyordur.

Peki panik ataktan nasıl kurtulacağız! Öncelikle şu örneği vereyim. Gece yarısı köpek bizi kovaladı, hızlı hızlı kaçtık ve güvenli bir yer bulduk. İlk önce vücudumuz ne yapar..Bunu bir düşünelim.. Aslında çok basit bir şey yapar. Derin derin nefes almaya başlar ve bir anda kalp atışlarının azaldığını, sakinleştiğini fark eder. Aslında vücudumuz derin nefes alma tepkisini de tesadüfen yapmaz. Bunun bir işlevi vardır. Derin nefesler aldıkça vücudumuzdaki karbondioksit miktarı artar. Buna bağlı olarak oksijen-karbondioksit dengemiz yerine gelir. Ve artık kanda eskisi kadar çok oksijen olmadığı için kalbimiz hücrelere çokça oksijen taşımak zorunda kalmaz ve yavaşlamaya başlar. Yavaşladıkça bizim savaş kaç tepkimiz sona erer, beynimize güvende olduğumuza dair sinyal gider ve sakinleşiriz.

Doğru nefes alma ile kaygı düzeyimizi bir iki dakika içerisinde önemli oranda düşürebiliriz. Seanslarda danışan kişiye bu nefes egzersizleri ve bazıı gevşeme ödevleri günlük yaşamda kullanabileceği şekilde kişiye öğretilir. Bununla birlikte kişinin kaygı veren düşüncelerini tespit etmesi ve bu düşünceleri daha işlevsel hale getirebilmesi de bilişsel-davranışçı psikoterapi yöntemi ile kişiye aktarılır. İlerleyen seanslarda bu işlevsel olmayan düşüncelerinin yerine alternatif düşünceler üretebilmesi ev ödevleri ve davranışçı tekniklerle desteklenir.

Panik bozukluğu ile ilgili şu ana noktaları dikkate almak gerekir.

Panik bozukluğu ölüme yol açan bir hastalık veya bir kalp bozukluğu değildir. Panik atağı sırasında insanların öldüklerine, delirdiklerine ya da kontrol dışı davranışlarda bulunduklarına ilişkin hiçbir tıbbi bilgi yoktur. Panik atak bir kaygı nöbetidir ve kişi bu esnada savaç kaç mekanizması nedeniyle hızlı ve kesik kesik nefesler aldığından kalp atışları hızlanır ve diğer bedensel belirtileri yaşar. Doğru nefes alma teknikleri ve bilişsel davranışçı terapi yöntemi ile bu belirtiler kısa sürede kontrol altına alınabilir. Terapi sürecinde kişinin atakları yaşamaması değil, ataklar üzerinde kontrol sağlayabilmesi kişiye öğretilir. Bu kontrol geliştikçe zaten ataklar korku ve kaygı durumu ortadan kalktığından son bulmaya başlar. Bu nedenle bu atakları yaşayan kişilerin zaman kaybetmeden psikolojik destek için başvuruda bulunması, günlük yaşamlarının işlevselliğini geri kazanmaları açısından önemlidir.

Zeynep TEKİN
Uzman Psikolog
Yazan
Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ
 
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Panik Atak (Panik Bozukluğu)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     2 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ
Uzman Psikolog
 
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Zeynep TEKİN BABUÇ'un Makaleleri
► Panik Bozukluğu/Panik Atak Nedir ? Psk.Damla EYÜBOĞLU
► Panik Atak (Panik Bozukluğu) Psk.Seda BOYACIOĞLU
► Panik Atak (Panik Bozukluğu) Dr.Psk.Haluk ALAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Panik Atak (Panik Bozukluğu)' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Cinsellik ve Cinsel Eğitim Haziran 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


00:18
Top