Psikoterapi Nedir ve Gerçekten İşe Yarar mı?
Psikoterapi geçmişte olan ve şu anda (her zaman bilinçli olarak fark etmesek de) güncel hayatımıza etki eden bazı deneyimlerimizle tekrar temasa geçtiğimiz ve oradaki duyguları gün ışığına çıkardığımız bir süreçtir. Duygular dile dökülmeye başlandığında sıkıntıların kendini semptomlarla (panik atak, kaygı bozukluğu, yeme bozukluğu vs.) göstermesine gerek kalmaz. Duyguların hayati öneminin olması da tam olarak buradan gelir. Çünkü duygular hayatta kalabilmemiz için bir uyarı sistemidir. Olaylara karşı nasıl tepkiler vermemiz gerektiği hakkında bize hızlı bir şekilde sinyaller gönderir. Bebek dünyaya geldiği ilk andan itibaren konuşmaktan ve hatta düşünmekten önce duygular hissetmeye başlar. Örneğin; acıktığında ve doyurulmadığında öfkelenir ve bu duygusunu ağlama ya da huysuzlanma olarak gösterip ihtiyacını almaya çalışır, bu sayede hayatta kalabilir. Ancak duyguların bu gücü; onlara rehberlik edilmediğinde, anlamlandırılmadığında, düzenlenmediğinde ve bedende oluşturduğu enerjisi doğal şekilde çıkış yolu bulamadığında işleri tam tersi bir duruma çevirebilir. Olaylar karşısında hissedilen duygular yeterince işlenmemiş, o duyguyla nasıl baş edileceği konusunda yeterince rehberlik alınmamışsa bir süre sonra o duygunun içeride bir düğüm oluşturması kaçınılmazdır. Bu düğümü çözecek, dengeyi sağlamaya yardımcı olacak dolaylı yollara da başvurulmamışsa (sanat, spor, meditasyon teknikleri gibi) bu düğüm de kendini zamanla çeşitli semptomlarla hissettirmeye başlar. İnsanlar anlam veremedikleri bu süreç başladığında bir destek alma ihtiyacı hissederler.
Terapide ise hayatımızın işlevselliğini bozan işlenmemiş, anlamlandırılmamış olan bu duyguların işlemlenmesi ve daha önce öğrenilmemiş olan duygu düzenlemesi ile sistemin dengeye gelmesi sağlanır. Geçmişte yaşananla bugün olan arasında bağlantıyı kurmak ve sonrasında bunların ayrışmasını sağlamak terapinin işlevlerindendir. Bu duyguları konuşmak ve onlarla yüzleşmek bazen zor olsa da, kişinin hoşuna gitmese de bunları terapi odasında terapistle kurulan güvenli ilişki içerisinde yaşıyor olması iyileştirici bir unsurdur. Çünkü terapide bu duygular; yıkıcı hale gelmeden, kişinin öznelliğine uygun bir hızda ve dozda, desteklenerek düzenlenir. Tabii ki danışanın sürece dair motivasyonu ve inancı çok önemlidir çünkü; psikoterapi birine yapılan bir şey değil terapistle danışanın birlikte yaptığı bir şeydir. Teslimiyet yerine daha aktif bir şekilde sorumluluk almayı gerektirir. Terapiye gelinse dahi danışan; kendi iç dünyasına bakma konusunda istekli değilse, sorumluluğu terapiste yüklemeye çalışıyorsa, o terapiden yeteri kadar fayda görmesi pek mümkün değildir.
Son olarak; her insanın zorluklarla mücadelesinde kullanabileceği içsel ve dışsal kaynakları mutlaka vardır diyebilirim. Ancak, bazen olayların akışı içerisinde ya da duyguda boğuluyorken o kaynakları hatırlamamız ve onları kullanmamız zorlaşır. Gerektiğinde bu kaynakları hatırlamayı ve kullanmayı da terapide pratikleştiririz. Herkes potansiyellerinin farkına vararak daha doyum alabileceği bir hayatı ve mutlu olmayı hak eder.
Tuğçe MUTLU GÜNEŞ
Klinik Psikolog/Psikoterapist
Terapide ise hayatımızın işlevselliğini bozan işlenmemiş, anlamlandırılmamış olan bu duyguların işlemlenmesi ve daha önce öğrenilmemiş olan duygu düzenlemesi ile sistemin dengeye gelmesi sağlanır. Geçmişte yaşananla bugün olan arasında bağlantıyı kurmak ve sonrasında bunların ayrışmasını sağlamak terapinin işlevlerindendir. Bu duyguları konuşmak ve onlarla yüzleşmek bazen zor olsa da, kişinin hoşuna gitmese de bunları terapi odasında terapistle kurulan güvenli ilişki içerisinde yaşıyor olması iyileştirici bir unsurdur. Çünkü terapide bu duygular; yıkıcı hale gelmeden, kişinin öznelliğine uygun bir hızda ve dozda, desteklenerek düzenlenir. Tabii ki danışanın sürece dair motivasyonu ve inancı çok önemlidir çünkü; psikoterapi birine yapılan bir şey değil terapistle danışanın birlikte yaptığı bir şeydir. Teslimiyet yerine daha aktif bir şekilde sorumluluk almayı gerektirir. Terapiye gelinse dahi danışan; kendi iç dünyasına bakma konusunda istekli değilse, sorumluluğu terapiste yüklemeye çalışıyorsa, o terapiden yeteri kadar fayda görmesi pek mümkün değildir.
Son olarak; her insanın zorluklarla mücadelesinde kullanabileceği içsel ve dışsal kaynakları mutlaka vardır diyebilirim. Ancak, bazen olayların akışı içerisinde ya da duyguda boğuluyorken o kaynakları hatırlamamız ve onları kullanmamız zorlaşır. Gerektiğinde bu kaynakları hatırlamayı ve kullanmayı da terapide pratikleştiririz. Herkes potansiyellerinin farkına vararak daha doyum alabileceği bir hayatı ve mutlu olmayı hak eder.
Tuğçe MUTLU GÜNEŞ
Klinik Psikolog/Psikoterapist
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.