Alışveriş Bağımlılığı
ALIŞVERİŞ İHTİYAÇTIR…
İçinde bulunduğumuz dönem itibariyle havaların soğuması, güneş ışığından faydalanmanın azalmasıyla birlikte bireylerde depresyon oranının artması artık hemen hemen hepimizin bildiği bir durum oldu. Bir taraftan da sürekli bu bilgiye maruz kalarak şartlandık kış geliyor demek ki depresyona girmem lazım… depresyona girmezsem bende bir anormallik var gibi bir durum oluşuyor. Soğuk havanında etkisiyle dışarda yapılacak bir şey olmadığı için insanların bu durumdan kurtulacağı yerler tabi ki alışveriş merkezleri oluyor. Çılgınca alıverişler, ihtiyaç olsun olmasın alınan ve tüm bunlardan mutluluk duyan daha sonra aldıklarına ya da harcadığı paraya pişman olan tekrar bir depresyon moduna girip ve kısır döngüyü tekrar eder hale geliyoruz.
Tüm bunlar alışveriş yapmanın görünen taraflarıdır. Şimdi peki herkes neden böyle değil ya da bizi bu hale getiren psikolojik nedenler ne diye sorabiliriz. Bu konuda farklı bakış açıları olmakla birlikte bugün konuyu ele alacağımız bakış açısı kendilik psikolojisidir. Kendilik psikolojisinin üzerinde durduğu nokta kişinin çocukluk yıllarında bakıcı yani annenin onu onaylaması, sevmesiyle kişi kendini değerli hisseder. Annenin mimiklerinden, gülümsemesinden kendisiyle ilgili bir algı oluşturur. Bu algıyla birlikte zamanla anneyle özdeşim kurar. Bu özdeşimi kurarken annenin eksiklerini de alır ve idealize edip özdeşim kurduğu annenin hatalarının eksiklerinin de olabileceğini görür ve bunları bir bütün olarak kabul eder.
Kendilik psikolojisinden biraz bahsettikten sonra alışveriş çılgınlığımızla bunların nasıl bir bağlantısı olabileceğine bakabiliriz. Yeteri kadar onaylanmayan, özdeşimi tam olarak kuramayıp idealize ettiği ile hataları olan anneyi aynı anda kabul edemeyen kişi kendini değersiz hissetmeye başlar. Fakat bu değersizliğe katlanmak çok zordur. İnsanın doğası gereği kendine güvenmesi ve değerli hissetmesi gerekmektedir. Bununla ilgili pek çok söz vardır; “akıllar pazara çıkarılmış ve herkes kendi aklını satın almış” “ insan kendini beğenmezse çatlar ölürmüş” vs. doğamız gereği bu onaylanma ve kendimiz sevme ihtiyacımızı doyurmaya çalışırız. Çocukluk döneminde eksik kalan bir kendilik değeri ilerleyen yıllarda stres altında kalındığında alışveriş yapmak gibi abartılı davranışlarla ortaya çıkabilmektedir.
Bu bakış açısıyla bakıldığında çocuğun anneyle kaliteli zaman geçirememesi, dağılmış aileler, kapitalizmin dikteleri alışveriş çılgınlığının bir nedeni olabilmektedir. Çözüm yolu olarak ise aile birliğinin korunması için yapılacak iyileştirmeler, annelerin daha bilinçli olmaları, çocuklarıyla iyi zaman geçirebilmeleri ve kendini değerli hissedebilecekleri farklı alanlar bulabilme yeteneklerinin ebeveynleri aracılığıyla geliştirmeleri verilebilir. İleri derecede bağımlılıklarda ve değersizlik duygularında ise psikolojik destek alınması önerilebilir.
Değerlerinize değer katabileceğiniz değerli bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
İçinde bulunduğumuz dönem itibariyle havaların soğuması, güneş ışığından faydalanmanın azalmasıyla birlikte bireylerde depresyon oranının artması artık hemen hemen hepimizin bildiği bir durum oldu. Bir taraftan da sürekli bu bilgiye maruz kalarak şartlandık kış geliyor demek ki depresyona girmem lazım… depresyona girmezsem bende bir anormallik var gibi bir durum oluşuyor. Soğuk havanında etkisiyle dışarda yapılacak bir şey olmadığı için insanların bu durumdan kurtulacağı yerler tabi ki alışveriş merkezleri oluyor. Çılgınca alıverişler, ihtiyaç olsun olmasın alınan ve tüm bunlardan mutluluk duyan daha sonra aldıklarına ya da harcadığı paraya pişman olan tekrar bir depresyon moduna girip ve kısır döngüyü tekrar eder hale geliyoruz.
Tüm bunlar alışveriş yapmanın görünen taraflarıdır. Şimdi peki herkes neden böyle değil ya da bizi bu hale getiren psikolojik nedenler ne diye sorabiliriz. Bu konuda farklı bakış açıları olmakla birlikte bugün konuyu ele alacağımız bakış açısı kendilik psikolojisidir. Kendilik psikolojisinin üzerinde durduğu nokta kişinin çocukluk yıllarında bakıcı yani annenin onu onaylaması, sevmesiyle kişi kendini değerli hisseder. Annenin mimiklerinden, gülümsemesinden kendisiyle ilgili bir algı oluşturur. Bu algıyla birlikte zamanla anneyle özdeşim kurar. Bu özdeşimi kurarken annenin eksiklerini de alır ve idealize edip özdeşim kurduğu annenin hatalarının eksiklerinin de olabileceğini görür ve bunları bir bütün olarak kabul eder.
Kendilik psikolojisinden biraz bahsettikten sonra alışveriş çılgınlığımızla bunların nasıl bir bağlantısı olabileceğine bakabiliriz. Yeteri kadar onaylanmayan, özdeşimi tam olarak kuramayıp idealize ettiği ile hataları olan anneyi aynı anda kabul edemeyen kişi kendini değersiz hissetmeye başlar. Fakat bu değersizliğe katlanmak çok zordur. İnsanın doğası gereği kendine güvenmesi ve değerli hissetmesi gerekmektedir. Bununla ilgili pek çok söz vardır; “akıllar pazara çıkarılmış ve herkes kendi aklını satın almış” “ insan kendini beğenmezse çatlar ölürmüş” vs. doğamız gereği bu onaylanma ve kendimiz sevme ihtiyacımızı doyurmaya çalışırız. Çocukluk döneminde eksik kalan bir kendilik değeri ilerleyen yıllarda stres altında kalındığında alışveriş yapmak gibi abartılı davranışlarla ortaya çıkabilmektedir.
Bu bakış açısıyla bakıldığında çocuğun anneyle kaliteli zaman geçirememesi, dağılmış aileler, kapitalizmin dikteleri alışveriş çılgınlığının bir nedeni olabilmektedir. Çözüm yolu olarak ise aile birliğinin korunması için yapılacak iyileştirmeler, annelerin daha bilinçli olmaları, çocuklarıyla iyi zaman geçirebilmeleri ve kendini değerli hissedebilecekleri farklı alanlar bulabilme yeteneklerinin ebeveynleri aracılığıyla geliştirmeleri verilebilir. İleri derecede bağımlılıklarda ve değersizlik duygularında ise psikolojik destek alınması önerilebilir.
Değerlerinize değer katabileceğiniz değerli bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.